Sana mı Kaldı
Hani demiştim ya:
"Neredesin ey can? Gönül mülküm tarümar, dilim bizar, didelerim giryan, yok mudur Efendim halime ferman?
Ferman geldi gönlümün şâhından, kapısında bende olan şu serseriye.
Dedi ki:
"Ey can, bilmez misin Aşk insanı deli eder, zelil eder, bilmez misin Aşk'a boyun eğen veli olur, ne diye şikayet edersin Aşk'tan?
Ne diye dilden dile gezersin, hiç mi utanmazsın, hiç mi uslanmazsın? En küçük bir dertte yolunu şaşırır, Aşk'ı unutursun.
Âşıklar "âh" ile teselli olur, âşıklar "eyvallah" diyerek huzur bulur?
Gezme bu âlemlerde âşığım diye.
Kelebek misali yanamamışsan Aşk için, canından geçememişsen henüz, âşık değilsin.
Toysun, cahilsin, elemi kana kana içemiyorsun, hırslarından hicret edemiyorsun, sen daha kendinden göç edemiyorsun.
'Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş' diyemiyorsun.
Sana mı kaldı âşıklık nâdân?
Onca Aşk şehidi varken, onca vuslat yolcusu varken evet sana mı kaldı åşıklık nådân?"
Evet, Efendim, hükmüne ne diyeyim?
Ben garip, ben zelil, ben biçare, ben bir derbederim. Sen'in için veremedim canımı, Sen'in için kül edemedim kalbimi, Sen'in için kul edemedim kendimi. Bana mı kaldı âşıklık?
Kapına geldim yine de, bana bir katre Aşk şarabından lutfedip şu yüreciğimi mesrûr eder misin ey Aşk?
Yorumlar
Yorum Gönder