Kayıtlar

Kasım, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Diriliş Eri Ölmez ki...

Sen gönüllerimizde her an  Dipdirisin Üstad Diriliş eri ölmez ki... Her gün yeniden var olursun Her gün daha da güçlü Kanatlarını açarak gururla Süzülürsün semada bir kartal misali Sen ki dağları aşarsın  Hızır İle Kırk Saat yârenlik edersin  Samanyolunda Ziyafet sofrası kurulur Damla damla içersin İlahi aşktan Melekût âleminde cevelân edip Diriliş Muştusu getirirsin  Gönül kaleminle Diriliş Neslinin Amentüsü'nü  Yazarsın bir daha, bir daha Sen ki Diriliş Ruhu aşılarsın Genç fidanlara Toprak olur, su olur Mona Rosa yetiştirirsin Gönül bahçelerinde Tevazuya gark olmuş yüreğinden Taha'nın Kitabı'nı okursun Yaratan Rabbinin adıyla Sen gönüllerimizde her an  Dipdirisin Üstad Diriliş eri ölmez ki...

Vefa

Hayat bu ya kardeşim vefa gerek dostlara değil mi?  Aramak sormaktır vefa, nasılsın demektir, iyi misin, bir ihtiyacın var mı demektir.  Arada bir de olsa hatırlamaktır mühim olan. Sadece bayramlarda ya da düğünlerde görüşmek değil kalbinin ta içinden bir kez olsun  geçirmek demektir vefa.  Dost acı günde belli olur, demiş atalarımız. İşte turnusol kağıdı gibi duruyor elimizde hayat. Bak be gör kendini.  Ne kadar vefalısın ya da değilsin.  Acaba dostluğun sadece belli günlerde mi yoksa her gün mü? Bir de kainatın sahibi Yüce Allah'a olan vefamız var tabii. Kalu belada "bela" dediğimiz gün başladı vefa imtihanımız. Yüce Rabbimiz bizi günde beş vakit huzuruna çağırıyor ya, bizi unutmuyor ya acaba biz onu ne kadar hatırlıyoruz?  Vefalı mıyız biz Allah'a?  Dost dediğin vefalı olur, bakalım biz ne kadar dostuz Rabbimize? İşte bütün mesele bu!

Kutlu Diriliş

"Zaman ne de çabuk geçiyor Mona  Saat onikidir söndü lambalar. Uyu da turnalar girsin rüyana,  Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar."                Sezai Karakoç Evet, zaman nasıl da çabuk geçti Usta... Daha dün seni anmıştım gönül dilimle. Hep senden mısralar vardı dilimde. Sen benim mefkûremin mimarıydın ve hep öyle kalacaksın.  Necip Fazıl ile dalgalanan bayrak daha nice gönüllerde burçlara çekilecek inşallah. Mütevazı kişiliğinle örnek oldun ümmete. Yalnızlığında çoğaldın, onurunla yaşadın, sessizliğinde çığlık buldu heceler.  Tek başına koskoca bir davanın öncüsü oldun. Yağız atlar gibi koşmaya devam ettin. Gönülden gönüle diriliş muştusu verdin. Yılmadın, yıldırmadın; ölmedin, öldürmedin.  Amentüsünü yazdın dirilişin, bir bir okudun yüreklere usanmadan. Gök gibi gürledin, pınar gibi çağıldadın.  Yunus gibi aşk bahçesinde gezdin,  Mevlana gibi Hu'ya eriştin.  Senin çağıldayan pınarın hiç kurumayacak. Yanmış...

Kalp

Bir büyük sırdır insan. Ne yere ne göğe sığar.  Bir yumruk kadar kalbe sığar ancak duyguları. Öyle narin, öyle kırılgan ve öyle ürkektir ki kalp...  Duygular kalpte doğar, kalpte yeşerir, kalpte kalır.  Utanır belki bazen duygular, mekan tuttuğu kalpten ama yine de tek sığındığı yerdir kalp. Kalp hani şu "şairlerin bolca eskittiği", belki de sadece sevgi için yaratılmış, vücud ülkesinin tek sultanı. Kalbimizi besleyelim her gün sevgi ile. İnsanın özü kalbidir. Kalbe ne ekersen o yetişir. Sevgi çiçekleri ekelim bol bol.  Çevrende kalbe değer vermeyenler dahi olsa da sen değer ver kalbe. Çünkü o, insanın içine yerleştirilmiş kıymetli bir incidir. Kıymetini ancak sarraf bilir.  Zarifoğlu ne güzel söylemiş: " Öyle güzel dostlar edinin ki nasılsın yerine yüreğin iyi mi?" diye sorsunlar." Evet, yüreğin iyi mi ey arkadaş?

Sana mı Kaldı

Hani demiştim ya: "Neredesin ey can? Gönül mülküm tarümar, dilim bizar, didelerim giryan, yok mudur Efendim halime ferman?  Ferman geldi gönlümün şâhından, kapısında  bende olan şu serseriye.  Dedi ki: "Ey can, bilmez misin Aşk insanı deli eder, zelil eder, bilmez misin Aşk'a boyun eğen veli olur, ne diye şikayet edersin Aşk'tan?  Ne diye dilden dile gezersin, hiç mi utanmazsın, hiç mi uslanmazsın? En küçük bir dertte yolunu şaşırır, Aşk'ı unutursun. Âşıklar "âh" ile teselli olur, âşıklar "eyvallah" diyerek huzur bulur?  Gezme bu âlemlerde âşığım diye. Kelebek misali yanamamışsan Aşk için,  canından geçememişsen henüz, âşık değilsin. Toysun, cahilsin, elemi kana kana içemiyorsun, hırslarından hicret edemiyorsun, sen daha kendinden göç edemiyorsun.  'Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş' diyemiyorsun. Sana mı  kaldı âşıklık nâdân? Onca Aşk şehidi varken, onca vuslat yolcusu varken evet sana mı kaldı åşıklık nådân?" Evet, ...

KENDİ KENDİM

  "Nerde kalmıştım? diye düşünürken kendimde kaldığımı fark ettim. Yüzümde masum bir öfke, beynimde zonklayan sorular... Ve ben, amansız bir girdabın içinde küçük bir nokta. "Hey çocuk nereye?" diyen bir ses var kulaklarımda. Ah bir bilsem, bir bilsem cevabını sorunun... "Bilmiyorum nereye?" "Bilmem mi gerek, öylece yürüyorum işte!" "Uzun upuzun bir yolculuk sonu olmayan" An içinde âna yolculukmuş pupa yelken benimkisi. 'Benimkisi bir dert hikayesi' olsa gerek. Tarifi bu işte bende. "Neyi çok seversen onunla imtihan edilirsin. " İşte bu söz dudaklarımda gece gündüz. Derdi derman; dermanı dert. Sonra bir soru bilinmeyen sesten, tüm çığlığıyla: "Nedir derdin ey yolcu?" "Bilmem..."

Hayat Sayfaların Senin Elinde

"Kararmıştı yürekler ama ak olan  güzel bir şey  vardı:  Masumiyet. Ama kimdeydi masumiyet? Galiba iki şeyde: " Biri bebeklerin yüzünde, diğeri meleklerin" d iyorsun içinden. Doğru bu dediğin belki de.  Ama niçin kendini de katmıyorsun ki masumlar grubuna?  Sen de masum kalabilirsin bu hayatta. Ümidini kaybetme. Kötülükler senden uzak olsun. Sen "zübde-i âlem" yani âlemin çekirdeğisin.  Kendine değer ver, çünkü Allah sana değer vermiş ve yaratılmışların en şereflisi yapmış.  Yaratılış gayene uygun yaşa.  Sen bir insansın. Elbette hataların olacak. Lâkinhatalardan  geri dönüş senin elinde. Kötülük senden uzak olsun. Doğduğunda tertemiz bir hayatın başladı. Tertemiz sayfalar önünde yaprak yaprak Hayat sayfaların senin elinde. Ya temiz ya da kirli bırakacaksın sayfaları. Dur, düşün bir kere: "Acaba neler yapıyorum ben, niçin temiz olan hayat sayfalarımı kirletiyorum?" Allah affedicidir, Allah merhametlidir. Düştükçe kalk, kalktıkça yola devam et...

ARAMAK

Bilmiyorsun nedir şu hayat? Başı nedir, sonu nedir? Beyninde zonkluyor sorular, sanki bir köşede çaresiz ve kimsesizsin. Bir karanlık gölge var zihninde, gözlerin kör mü ne? Bakıyor ve öylece kalıyorsun dünyada. Arıyorsun kendini ve yine kendini. Soruyorsun sadece, "ben bu dünyada niçin varım" diye. Düşünüyorsun sadece, öylece düşünüyor ve arıyorsun.   Günler geceler birer sığıntı kalbine Gözlerin sadece arıyor, dehlizlerde kayboluyorsun. Arayışların ne zamana kadar sürecek, bilemiyorsun. Bildiğin tek şey aramak. "Ben taşrada arar iken  Ol can içinde can imiş" İşte bu sırra eriş, senden ötede değil aradığın. Bir dön, bak kendine.  Aradığın yine senin içinde unutma. O sana şah damarından daha yakın, unutma. Hadi bul O'nu! Durma!