Kül Olmadan Kul Olunmaz

 

"Aşk imiş her ne var âlemde

İlim bir kîl ü kål imiş ancak"

Diyen Fuzuli aşkı ne de güzel anlatmış. Ona göre ålemde ne varsa her şeyin kaynağı aşk. Kainatın yaratılışı, ålemlerin var oluşu hep aşk ile. 

Peki bu aşk nedir, nasıl bir şeydir acaba, diye düşünülebilir. 

Aşkın tarifi zordur elbet. Çünkü onu ancak yaşayanlar hakkıyla bilebilir. Çeşit çeşit meyvelerin var olduğunu insanlar bilir. Peki diyelim ki bir çileği bir insan hiç tatmadıysa onu nasıl anlatsın ki?  Sadece yüzeysel bir anlatışla ve anlayışla anlatabilir değil mi?  İşte aşk da böyledir işte. Aşkı ancak âşıklar anlatır. Fakat onlar kâm ile değil hâl ile anlatır. 

İşte onlardan birkaç örnek:

Nemrud'un öfkesiyle ateşe atılan İbrahim'in  gönlündeki teslimiyet ve sükûnete biz AŞK diyoruz.

Kızgın kumların üzerinde eli kolu bağlı bir şekilde Ehad Ehad diyen o mübarek Bilal-i Habeş'in tevhid çığlıklarına biz AŞK diyoruz. 

Yusuf için kendinden geçen Züleyha'yı sevda odunda yakıp kül eden ve sonra da Rabbine kul eden sevdaya biz AŞK diyoruz.

Enel-Hak diyerek kül olan Hallac'ın zerrelerinin Allah lafzıyla yere göğe savrulmasına biz AŞK diyoruz.

Her yerde Leyla'yı gören Mecnun'a, vakti gelince her yerde Allah'ı gösteren sevdaya biz AŞK diyoruz.

Kül olmadan kul olunmaz.

Söyle bana ey yolcu, sen bunların hangisini yaşadın ki âşıklık iddiasındasın?

Maviay

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalp

Bişnev

Sana mı Kaldı